10 Ağustos 2014 Pazar

Zeren Artık Emmiyor! ( 27 Aylık)

Ramazan bayramında emme serüvenine son noktayı koyduk.
Bayram tatilinde 27 aylık kızımı memeden kestim. Hedefim 2 yaşına kadar emzirmekti ve doğru zamanın bayram tatili olduğunu düşüyordum ve planladığım gibi de oldu çok şükür.


Memeyi bırakmak için bayram tatilini seçtim çünkü 9 gün beraber olacaktık anneannede çok kalabalık olacaktık ve çok sevdiği kuzenleri ile birlikte olacaktık. Oyundan, bağ bahçe gezmekten ve hayvanlarla oynamaktan meme çok fazla aklına gelmeyecekti. Hem de bu süreci beraber geçirecektik. Onu yalnız bırakarak memeden  ayırmayı hiç düşünmemiştim.
Önce göğüslerime tükenmez kalem ile yuvarlaklar çizdim kızım sen artık kocaman bir kız oldun ve yeterince meme emdin, artık onlar da bozuldu dedim. 1 ay öncesinde de ablam emzirmeyi bırakmıştı, bak kuzenin Aylin de bıraktı, çünkü o da kocaman oldu dedim. Her gün mutlaka soruyor memeler hala bozuk mu diyor ama bir şekilde oyalıyoruz. Şuan için sorunsuz atlattık gibi.
Ama bayram tatilinden sonra evimizde ilk memesiz günümüzde Tekirdağ'dan dönmemizden hiç hoşlanmadı ve Annaneme, ayline gidelim diye tutturdu, çünkü orada çok mutluydu.
Diyeceğim o ki ; memeyi bırakmayı düşünenler; siz de sevdiği, oyalanacağı bir ortamda bu süreci beraber atlatın, memeyi çok fazla aklına getirmemeli ki bırakması kolay olsun.
Hala günde en az bir kere soruyor, anne bakayım mı diyor, öpüyor kokluyor sonra yine unutuyor. Artık bozuldu yerine "süt bitti" cümlesini kuruyorum. Sorun çıkarmıyor.
Asayiş berkemal :)





23 Haziran 2014 Pazartesi

Zeren 26 Aylık, Tuvalet Eğitimi Tamam!

Hiç bu kadar kolay olacağınız tahmin etmemiştim...

Evet, kolay oldu. Gerçi eğitimi tam olarak ben vermediğim için kolay oldu demek çok kolay. :)

Geçen hafta 2 ablam ve 4 çocuğu bizde 1 haftalığına kaldılar. Vakit bu vakittir dedik ve 25 aylık yeğenim ile birlikte Zeren'i tuvalet eğitimine başlattık. Gerçi başlattık diyemem ablamlar başladılar sağolsunlar.

İşte Aylin ve Zeren'in eğitimden bir gün önce, son bezli günleri...




Özellikle Özlem ablamın hakkını ödeyemem sağolsun, 3. çoçuğuna da tuvalet eğitimini vermiş oldu.

İlk gün bir kaç fire dışında eğitim olumlu geçti, göregör Aylin ile ikisi güzelce tuvaletlerine yaptılar.

Son bir haftadır, eğitim devam ediyor. Bu arada biraz rahatsızlandığı için gece bezlemek zorunda kaldım, çünkü gece altını ıslatıyordu. Ayrı yattığımız için riske girmek istemedim ve bağladım. Ama bezleme işlemini kendisi görmesin diye uykuya daldıktan sonra yaptım.

Dün akşam, keyfi yerinde olduğu ve hastalığı iyiye gittiği için gece de bezlemedim, çok şükür kazasız atlattık. Ona yeni bir klozet adaptörü de aldım. Artık güvenle klozette oturabiliyor.


Bugün bakıcı halası ile tuvalet eğitimli ilk günü. Şuan için bir sorun yok, sabah kalkmış ve çişim geldi diyerek tuvaletini yapmış. Çok şükür.

Umarım eğitimi düşündüğüm gibi kolayca tamamlanır ve ileri ki günlerde de bir sorun olmaz.

Sağlıcakla...







15 Haziran 2014 Pazar

Doğru Bilinen Yanlışlar (Bölüm1)

"Haftasonu geliyor, yaşasınnn dinlenicez" denilir ya, külliyen yalan!

Özellikle bayanlar için bu, koca bir yalan! Dün akşam resmen pestilim çıkmış olarak yatağa yattım ve benim pazartesi sendromum çoktan başlamıştı. Hani hafta sonu dinlenecektim, hani haftanın yorgunluğunu atacaktım? Çık! Hiç de öyle olmadı.

Çünkü evde tam 5 tane çocuk var. Evet yanlış duymadınız (okumadınız) tam 5 tane küçük canavar...Sırasıyla Eray, Melek, Selay, Zeren ve Aylin.

Düğün sezonunun başlaması ile bizim düğünler hiç bitmez. 3 hafta arka arkaya düğünümüz var. Bu sebeple 2 ablam ve 4 küçük canavarı misafirimiz bu hafta. Hoş gelmişler, iyi ki gelmişler :)

Bakmayın sitemli yazdığıma, evdeki kalabalık çok yorucu olsa da, tatlı yorgunluklar  bunlar.
Oyunları, bağrışmaları, kavgaları bazen kafamızın tasını attırsa da, onlar çok eğleniyor, bu da bize yetiyor.

Dün pazar gününü fırsat bilip onları Başakşehir'deki Gölet'e götürdük, hem çayır çimende gönlünce eğlensinler istedik hem de enerjilerini atsınlar. Biliyorsunuz, İstanbul'da yemyeşil, çocukların gönlünce oynayabileceği alan bulmak zordur, Bulsanız bile ya sizi rahatsız edecek tipler vardır, yada kural tanımayan insanlar. Başakşehir en azından elit kesimin çoğunlukta olması sebebi ile daha doğru düzgün bir yer...

Nitekim de gittiğimizde öyle dedik, "iyi ki gelmişiz"... Çocuklar dilediğince parklarda oynadılar, yeşillikler koşturup durdular. Ortada koşmaca, istop, saklambaç ne isterseniz... Biz de zaman zaman onlara eşlik ettik, zaman zaman ise oturup onları izledik.




Eve geldiğimizde ise hepsine banyo yaptır, yedir, uyut derken 3'müzünde pili bitmişti...Ama olsun onlar eğlendiler ya her şeye değer...











10 Haziran 2014 Salı

ZEREN 2 YAŞINDA!

Hayatımızı güzelleştiren, özelleştiren sarı papatyamızın 2. yaşı için ona çok güzel bir oda almaya karar verdik.

Hayalimizde onun çok mutlu olacağı, pembe ve beyaz ağırlıklı bir prenses :) odası vardı.

Doğum gününden birkaç ay önce araştırmalara başladık. İlk olarak herkesin bildiği markaları dolaştık... Doğtaş, Bellona, Tepehome v.s. Ama hiçbirinde istediğimiz modeli bulamadık.

Bizim istediğimiz, ne bebek odası ne de genç odası idi. Uzun yıllar bıkmadan kullanabileceği bir oda. Hem şık hem de sevimli...

Markalarda aradığımızı bulamayınca ünlü Masko'ya gitmeye zorda olsa karar verdik. Zorda olsa karar verdik diyorum çünkü evlenirken bile oraya gitmeye cesaret edememiştik. Yüzlerce mağaza, binlerce çeşit, faiş fiyatlar diye düşünmüş, hiç yeltenememiştik. Ama yavru işte... Her şeyi boş veriyorsunuz onun için...

İyi ki de gitmişiz dedik sonra, çünkü istediğimiz odayı orada bulduk. Evet bulduk ...Balerin odası...


Aldığımız odayı ve odanın diğer parçalarını ayrıntılarıyla anlatacağım, detaylar yakında...

Bunlar Zor Kararlar!

Eşimle evlendikten ve İstanbul'a yerleştikten sonra hep belli kararlar almamız gerekti.
Kiradaydık, hamileydim ve ev almamız gerekiyordu, doğru evi bulmak, almak, para ayarlamak için düşün dur...
Doğurdum, bakıcı işini halletmek için düşün dur...
İş yerim kapandı, şimdi nasıl istediğim bir firma bulacağım, düşün dur...
İş teklifleri geldi, hangisi hayırlı, düşün dur...
Velhasıl hep doğru kararlar vermek için bir çaba içerisindeydik... Ama bu hepsinden daha zor olacak gibi...


Özetle, şimdi de eşimle oturmuş kara kara düşünüyoruz. Eşime Tekirdağ'dan (memleketimiz) iş teklifi geldi. Bu fırsatı duyduğumuzda havalara uçmuştuk hatırlıyorum. Çünkü ailece Telirdağ'ı çok seviyoruz ve İstanbul'a da hiç bayılmıyoruz...Ama iş ciddiye binince olaylar hiç de beklediğimiz gibi olmadı.

Resmi teklif gelince aldı bizi bir düşünce yine ...:) Acaba tüm düzeni bırakıp gitmeye değer mi? Çok şükür ikimizin de işi gücü yerinde, evimiz var çok da şirince... Eh kızımızın bakıcısı da var hem de akraba...
Ama öbür yanda da Zeren'i daha huzurlu, güvenli bir ortamda büyütme düşüncesi... Trafik yok, işe gitmek için saatlerce yol yapmak yok, stres yok, bakıcı derdi yok, güvenli kreş bulma derdi yok...Yok yok da, bana iş de yookkkk.:(

Gitsek mi kalsak mı? Gerçekten zor karar!
Benim açımdan bakarsak; ben gitme taraftarıyım, her ne kadar benim için iş olanağı kısıtlı olsa da, iş bulabileceğimi hissediyorum...Belki de bundan... Ve artık kızıma yeterince vakit ayırmak, onun kuzenleri ve akrabaları ile büyümesini sağlamak istiyorum. Artık 12 saatimi ev dışında geçirmek istemiyorum...

Evren ise daha zor durumda. Şuan ki işinden, kazancından, arkadaşlarından, firmasından çok memnun...
Çok iyi biliyorum; bir tarafı git diyor, bir tarafı ise kal...

Ben ise kararı ona bıraktım...Her zaman yanındayım...Yeter ki ellerimiz ömür boyu hiç ayrılmasın...

KARAR: 12 Haziran 2014
Kararımızı verdik, daha doğrusu ben eşimin kararına saygı duydum ve Tekirdağ'a gitmekten vazgeçtik. :( Üzülmedim desem yalan olur, alışmıştım memlekete dönebiliriz düşüncesine... Hayırlısı...

Eşim düşündü taşındı ve İstanbul'da kalmaya karar verdi. Kendisinin köreleceğini ve inzivaya çekilmek için erken olduğunu düşündü.

Tabi, bu karar da işveren tarafının hoşgörüsüz tutumu da var. Çünkü hala karar veremediniz mi, biz sizi karar verdiniz zannediyorduk, kaç kişiyi sizin için eledik gibi tavırları oldu düşünme aşamasında. Eşim de daha ilk safhada böyle davranırlarsa, onlarla çalışmam zor olur diye düşündü.

Onun fırsatıydı, o sebeple son kararı o verdi. Bana da saygı duymak kaldı...


Zeren'in Pembe Odası

Gönül yarin ile tanışırsın, ardından söz, nişan, evlilik gelir...Sonrasında ise beklenmedik bir hamilelik...Doğum süreci herkes gibi bolca merak ve çokça stres ile geçer. Sırada ise bebeğinizi nasıl büyüteceğiniz endişesi vardır. Veee yorucu bir süreç başlar...

Günler, aylar geçer ve hayatınızın en önemli varlığı 2 yaşına gelir. Artık zorlu ve bilinçsiz süreç geçmiştir ve siz anneliğin tadına yeni yeni varmaya başlarsınız.

İşte Zeliha + Evren = Zeren'in hayat yolculuğu ...

Keyifli okumalar...